Sinemanın geçmişine baktığımızda tüm dünyada yankı uyandırmış ve ilk kez beyazperdede gösterimlerinden beri ciddi bir hayran kitlesi edinmiş filmler bulunmaktadır. Bunlar genellikle başyapıt olarak adlandırılırlar. Örneğin The Godfather, Casablanca ve Star Wars gibi filmler tüm dünyada etki uyandırmış ve adından uzun zaman söz ettirmiş, hala da ettiren filmlerdir.
Bununla beraber kimi filmler sınırlı bir hayran kitlesine sahip olup sinemaya yeni bir soluk getirmiştir. Alışılmışın dışında olan bu filmlere kült film denmektedir. Kült filmler gişede fazla bir başarı gösterememiş olsa da zamanla değeri artmış ve kendine has bir hayran kitlesi oluşmuştur. Zira kült film kavramı da İngilizce’den (az ama sadık üyelerden oluşan tarikat anlamına gelen “cult” kelimesinden) gelmektedir. Bu nedenle de kült filmlerin hayran kitlesi az ama etkili bir kitledir. Bununla beraber kült filmler gişede de fazla bir başarı gösterememiş filmlerdir. Ama bu başarısızlık hayranlarının beğenmesine engel olmamaktadır.
Kült bir film her zaman iyi bir film olmak zorunda değildir. Bir kült film kötü olduğu için de sevilebilir. Örneğin Reefer Madness ve Plan 9 From Outer Space filmleri kötü olduğu için sevilmektedir. Ayrıca her tür film kült film olabilir. Korku, aksiyon, gerilim ve müzikal gibi birçok türde kült filmler vardır. Çünkü bir filmin kült film olması için türü, uzunluğu veya başarısı önemli değildir. Eğer bir film belirli bir izleyici kitlesinin kalbine dokunmayı başardıysa o film kült film olmayı başarmıştır. Bazı kült filmler öyle sıkı hayran kitleleri oluşturmuştur ki bu hayran kitleleri kendilerine özgü topluluklar oluşturmaya başlamıştır. Örneğin The Big Lebowski (1998) filmi gişede tam bir hezimete uğramış olsa da hayranlar filme oldukça bağlanmıştır. Hatta kendilerine özgü “Dudeism” isimli dinlerini kutlamak için her yıl Leboswki Festivali düzenlemektedirler.
American Graffiti (1973), Pink Floyd: The Wall (1982), Johnny Guitar (1954), The Blues Brothers (1980), The Big Lebowski (1998), The Rocky Horror Picture Show (1975) ve Harold and Maude (1971) kült filmlere örnek olarak gösterilebilirler.
Bağımsız film nedir?
Dünyanın en büyük film yapımcılarının olduğu Hollywood’da yılda onlarca film çekilmektedir. Bu filmlerin birçoğu endüstriyel ve kâr amaçlı yapımlardır. İşte bağımsız filmler, bu kâr amacını taşımadan, büyük yapımcıların para kaynaklarını kullanmadan düşük bütçeyle çekilen ve genellikle yönetmenin yaratıcılığının konuştuğu filmlerdir. Bu bağımsız film akımının ortaya çıkışı; 20th Century Fox, Metro-Goldwyn-Mayer, Paramount Pictures, RKO Pictures, ve Warner Bros gibi büyük yapım şirketlerinden rahatsızlık duyan bazı sanatçı ve yapımcıların kendi aralarında Amerika’nın ilk bağımsız film şirketi olan United Artist’i kurmasıyla başlamıştır. Bu kişilerin arasında sessiz sinemadan tanıdığımız Charlie Chaplin de bulunmaktadır. İşte bu sanatçıların kurduğu bağımsız film akımı ile beraber artık yapımcı bulma endişesi olmadan birçok bağımsız film çekilmeye başlamıştır.
Günümüze kadar uzanan bu bağımsız film akımı, özellikle son 15 yıldır oldukça gelişmiştir. Bunun en büyük sebebi artık büyük film stüdyolarına ihtiyaç olmadan da film çekilebilecek teknolojiye ulaşılmasıdır. Teknoloji maliyetlerinin düşmesi ile beraber artık küçük film şirketleri de istediği gibi film çekebilecek imkanlara sahiptir. Ayrıca bağımsız filmlerin popüler olmasını sağlayan bir diğer etken de film festivalleridir. Gişede görebileceğiniz filmlerin dışında az bir kitle tarafından bilinen veya beklenen filmlerin gösterildiği film festivalleri sayesinde bağımsız filmler izleyici karşısına çıkabilmektedir. Örneğin Robert Redford’un öncülüğünde başlatılan Sundance Film Festivali ile bağımsız filmlerin tanınmasının önü ciddi biçimde açılmıştır. Sundance dışında Avrupa Bağımsız Film Festivali, NYC Bağımsız Film Festivali ve BFI Film Festivali gibi birçok festival sayesinde bağımsız filmler izleyici ile buluşmaya başlamış ve popülariteleri artmıştır.
Türkiye’de de bağımsız film akımını sürdüren çok güçlü yönetmenler bulunmaktadır. Piyasanın yırtıcı koşullarına aldırış etmeden sadece sanatını icra etmekle uğraşan sanatçılarımız arasında Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan ve Derviş Zaim gibi isimler yer almaktadır.
Bağımsız film sektöründe belirli bir zamandan sonra inanılmaz değerlenen filmler de bulunmaktadır. Örneğin Reservoir Dogs ve Little Miss Sunshine gibi ünlü filmler bağımsız film akımı sayesinde ortaya çıkmış filmlerdir. Juno, Moon, The Fountain, Pi, The Man from Earth, Reservoir Dogs, Memento, Pulp Fiction, Happiness ve Clerks filmleri bağımsız film akımının görüldüğü filmlerdir.